SERPİL YILMAZ & RÜYALAR

Uyku, üst âlemlerle bir iletişim şeklidir. Her uyku hali insanı süptil dünyaya (ruhsal boyut) yaklaştırır. Yaşamın neredeyse yarısı onunla ve hatta ateş âlemiyle dirsek dirseğe temastadır. Rüyalar, yüksek boyutlarla iletişim olmadığı takdirde yaşamanın imkânsız olduğunu gösterir. Hiç uyumayan insanın yaşamı kısalır, düşünsel rahatsızlıklar başlar, halüsinasyonlar baş gösterir, katalepsi ve başka doğal olmayan bilinç halleri görülür. Bu durumdaki organizma, yaşam kaynağı olan yüksek âlemle duyduğu etkileşim ihtiyacını karşılayacak uygun yolu bulamaz.

Bazıları için rüya, uyanıklığın zıddıdır ama bizlere göre yaşamsal faaliyetin başka bir ortamda devam etmesidir. Uyku, varoluşun bir bölümüdür. Olasılıkla rüyada başka bir bilinç derecesi görünür ve bunun netleştirilmesi konusunda eğitilebilir. Örneğin kişi, uyuduğunda işe gittiğini kendine telkin edebilir. Eğer özgür iradesi bu aksiyomu özümserse, süptil dünyadaki güçlerini aktifleştirmesi kolaylaşır.

İnsanların bu durumda dinlenemeyecekleri konusunda endişe etmeleri yersizdir. Fiziksel bedenleri dinlenirken süptil dünyada onları yormayan, yorgunluk nedir bilmeyen daha hassas özellikler devreye alınmaktadır. İnsanın yüksek âlemleri hiç düşünmeden ve sırf dünyasal arzularla yüklü olarak uyumaları çok daha fenadır. O zaman karanlık katmanlara düşerler ve ne tür buluşmalar tarafından yoruldukları tahmin edilebilir.

Uyku, yüksek âleme bilinçli bir geçiş haline gelsin. Özgür irade kanatlara dönüşsün ve bizi yukarıya yükseltsin. Yüksek güçleri deneyimlemek suretiyle, üst âlemlerle kesintisiz bir iletişim sağlayabilir ve rüya ortamındayken bilgelik kaynağıyla bağlantımızı koruyabiliriz.

Rüyalar, defalarca incelenmeye tabi tutulmuştur. Yüzeysel etkilerin birçoğu unutulmuş ve en önemli kısım gözden kaçmıştır: düşüncenin uzak mesafeden yaptığı tesir, Hiyerarşi’nin tüm ikazları, süptil dünyanın tüm refleksleri ve tüm ateş duyumsamaları. Bu saydıklarımız rüyaların dört ana temelidir.

İlk başlangıçta süptil ile fiziksel dünya arasındaki sınır o kadar keskin değildi. Eski yazıtlarda bu âlemlerin yakın etkileşimi ve alışverişi ile ilgili bilgiler mevcuttur. Ancak akıl özgünleşmeye çalışmış ve bu şekilde tekâmülü güçleştirmiştir. Kali Yuga (yaşadığımız evre) zorlu bir devreydi, Satya Yuga (ilk evre) zoraki ayrı düşen bu dünyaları tekrardan yakınlaştırmak zorundadır.

Satya Yuga, yüksek boyutlarla iletişim halinde olmayı gerektirmektedir. Ona hazırlanırken, Agni Yoga’yı (İlahi Ateşle Birleşme) kullanmak suretiyle yüksek álemlerle aracısız iletişime geri dönmeliyiz. Agni Yoga’yı uygulamak, hayvansal bilinçlere verilemeyen keşifler için elzemdir.

Süptil dünyanın algılanamaz olduğunu öne süren görüşü yanlış buluyoruz. Süptil dünyanın kanatları, tahminleri aşan sıklıkta insanlara dokunurken, onlar görünmez sinekleri ve görünmez örümcek ağlarını kovmakla meşgul oluyorlar. Ayrıca genellikle “Beni kim çağırdı?” sorusuyla mücadele ediyorlar. Yaşamımızda birçok süptil ve tamamen gerçek duyumsama söz konusudur. Süptil dünyanın el sıkma veya dokunma suretiyle insanın dikkatini çektiğinden bahsedelim mi?

İnsanlar, süptil dünyadan koptukları yönünde boş yere hayıflanıyorlar. Birçok kişi süptil sakinleri görüyor. Çok kişi fizikötesine ait konuşmaları algılıyor. Dünya dışı kokular duyumsuyor. Buna benzer birçok örneği hem insanlar hem de hayvanlar için verebiliriz. İnsanları gerçekliği anlamaktan men eden şey, inatçı önyargılarıdır. Süptil dünyanın uyarıları sayesinde sayısız insanın kurtulduğu doğru. Pek çok devlet problemi “yukarının” nasihatleriyle çözüldü. Kadim zamanlarda olduğu kadar yakın zamanlarda da bu türden kesintisiz bağlantılara değin tartışmasız kanıtlar mevcuttur. Fiziksel dünyamız tecrit edilemez, diğer âlemlerden ayrı, yalıtılmış bir hale konulamaz. Bu bağlamda bilinç mükemmelleştiğinde çok değerli ve tamamen doğal yakın temaslar olacağını söyleyebiliriz.

Kendi yüksek bilinç merkezlerini geliştiren kişiler, süptil dünyanın yaşamına bilinçli katılım sağlayabilecekler, sonra fiziksel bedenlerine geri döndüklerinde her şeyi anımsayabilecekler. Süptil dünyaya geçmek için fiziksel zamana neredeyse ihtiyaç yoktur. Dünya saatleri sadece birkaç saniye zaman geçtiğini işaret ederken, o esnada süptil dünyada çok uzak seyahatler yapılabilir. Süptil dünyadaki ölçü birimleri işte bu kadar da değişiktir.

Kaynakça: Nicholas Roerich

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir