Hamdi YILMAZ & Kuşaktan kuşağa aktarılan kin
Bazıları kin ile beslenir. Varlık gerekçesi ‘kin’dir. O kinin ortadan kalkmasını istemez. İsterse, hayatın bir anlamı kalmaz. Bizdeki, ‘kimseye kin gütmeyiz, düşmanımız kin bizim’ sözü böylelerinin gözünde kim bilir ne saçma gözükmektedir.
Bazı devletler de öyle. Geçmişte canını istemeyerek de olsa veren mensuplarının kini üzerine kurulduğu gibi, varlığını da bu kinle sürdürüyor.
Bizler 1974 öncesi Kıbrıs’ta, son 15 yıl içinde Karabağ’da yapılan soy kırım uygulamalarını çoktan unuttuk. Türk’e orada, burada yapılan insanlık dışı vahşeti şimdi hatırlayanımızın sayısı, sayılacak kadar azdır.
Ama el oğlu unutmuyor. Aradan 66 yıl geçmesine rağmen tüm dünya hâlâ Nazi avcılığı yapıyor. Sinemaların en gözde filmleri hâlâ Nazi konulu filmler.
Dilerseniz, önce ajanslardan çıkan son habere bakalım;
“Nazi ölüm kamplarında gardiyanlık yaptığı ileri sürülen John Demjanjuk’un ABD’den sınır dışı edilmesi sonrası Münih’te hapse konulduğu bildirildi.
Demjanjuk, Salı sabahı Almanya’ya vardıktan sonra Stadelheim hapishanesine alındı.
Sağlık testinden geçirilmesi sonrası Demjanjuk’a sayfalar tutan tutuklama emrinin okunacağı belirtildi.
89 yaşındaki Demjanjuk Almanya’nın Münih kenti savcılığı tarafından açılan soruşturmada, şimdi Polonya sınırları içinde bulunan Sobibor ölüm kampında, 1943’te gardiyan olarak Yahudilerin öldürülmesinde suç ortaklığı yapmakla suçlanıyordu.
Söz konusu kampta 29 bin Yahudi öldürülmüştü.
Ukrayna doğumlu Demjanjuk, 3 ölüm kampında gardiyanlık yaptığı ve soykırımda sorumluluğu olduğu iddiasıyla suçlanmış, ABD’den iade edildiği İsrail’de mahkum olmuş, ancak ölüm cezası temyizde bozulmuştu.
Demjanjuk, 1952 yılında ABD’ye bir mülteci olarak gelmiş, Ohio’da otomotiv sektöründe çalışmaya başlamıştı. Demjanjuk 1986’da İsrail’e gönderildi.
İsrail’den ABD’ye dönen Demjanjuk, 2002 yılında ölüm kamplarında gardiyanlık yaptığını yetkililerden gizlediği için ABD vatandaşlığından çıkarılmıştı.
Suçlamaları kabul etmeyen Demjanjuk ise Almanların kendisini Ukrayna’da yakaladıklarını ve Sovyet savaş esiri olarak tuttuklarını, hiç bir zaman kamp gardiyanlığı yapmadığını savunuyordu.”
Vahşet zanlılarını savunacak değiliz ama, 66 yıl bir insanı kim nasıl takip eder? Bu suçun hiç mi zaman aşımı yok?
Naziler için ayrı ceza maddesi mi var? Hukukçu olmadığımız için boş söze gerek yok.
(Bu yazı 14 Mayıs 2009’da yayımlandı)