Hamdi YILMAZ & Kurtlar sofrasındaki Balkanlar

Bu yüzyılın başlarında Polonya’nın Kuzey Avrupa gaz boru hattı projesini kendisini devre dışı bıraktığı gerekçesi ile boykot ederek, “İkinci Ribbentrop-Molotov anlaşması” diye nitelendirmesi benim merakımı Ribbentrop- Molotov anlaşmasına yöneltmişti.

İmzalayıcıları oldukları için Hitler’in Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop ile Stalin’in Dışişleri Bakanı Vyacheslav Molotov’un soyadlarını taşıyan söz konusu anlaşma öteden beri ilgimi çekiyor, ancak incelemeye fırsat bulamıyordum. Bu vesile ile merakımızı gidermiştik.

23 Ağustos 1939 günü akşamı Hitler ile Stalin arasında varılan anlaşma Moskova’daki Alman Büyükelçisi Kont Frederic Werner’e göre diplomatik bir mucizeydi. Hitler ise aynı gün akşam, “Yüzde yüz bir başarıdır! Bunu hiç yapmamama rağmen, bir şişe şampanya içeceğim” diyordu.

Stalin ise, “O (Hitler) beni aldattığını sanıyor, aldatılan biri varsa O’dur, ben değil!” diye keyifleniyordu. Ve zaman Stalin’i haklı çıkartacaktı.

Biri faşist diğeri komünist iki diktatörü mutluluktan çılgına çeviren Ribbentrop- Molotov anlaşmasına göre, iki “faş-ko” diktatör Doğu Avrupa ve Balkanları paylaşmışlardı. Her şey bir plan dahilinde yürüyecekti. 5 yılı kapsayan ve gizli olan anlaşmanın eki iki diktatör arasındaki dostluk 669 gün sürünce, Stalin tarafından kimseye sorulmadan tozlu raftan indirilmiş ve o imzalı kağıttaki bütün maddelerin yerine getirilmesi kararı verilmişti.

26 Haziran 1940 günü saat 22.00 sularında, Romanya’nın Moskova Büyükelçisi G.Davidescu acilen çağırılıyor ve anlaşma gösterilerek, “Bu anlaşmaya göre Basarabya bölgesi yani Moldova Sovyetler Birliği’ne aitti. Acaba Romen hükümeti ne diyordu?” Büyükelçi Davidescu Romen hükümetinin kararını kendisine 24 saat içinde iletmeliydi. Kırmızı ve kalın kalemle çizili haritayı gören Davidescu, verilen süre içinde Romen hükümetinin “hayır!” deme şansının olmadığı cevabı veriyor ve 4 gün içinde boşaltılan Moldova ile Romanya bir gecede 50 bin 762 kilometre kare topraktan ve yaklaşık 4 milyon nüfustan oluyordu.

Bizim ünlü Türkolog Mustafa Mehmet de o günlerde okula kayıt olmak için geldiği Bükreş’teyken aynı anlaşmaya göre doğup büyüdüğü yerler Bulgaristan’a bırakılarak sınır kapatıldığı için 14 yaşında bir çocuk olarak hayata sıfırdan ve tek başına başlamak mecburiyetinde kalıyordu. Polonya da aynı anlaşma ile topraklarının yarısını Sovyetlere bırakırken Hitler Stalin dostluğu da bitiyordu.

Gel de şimdi tarihin milletler mücadelesinden ibaret olduğu gerçeğine katılma. Her ne kadar Stalin Gürcü kökenliyse de, tarihi gerçek değişmiyordu.

Dinsizin hakkından imansızın geldiği bir dünyada bugün değişen bir şey var mı dersiniz, bilmem.

(Bu yazı ilk olarak 28 Mart 2008 tarihinde yayınlanmıştır)

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir