Hamdi YILMAZ & İkinci Fetret’e izin verilemez!
Azıcık tarih bilgisi olanlar bundan 6 asır önce Anadolu’da yaşanan Fetret Devri’ni bilir ve hatırlar.
Kardeşin kardeşi boğazladığı, aklın rafa kaldırıldığı, kin ve düşmanlığın zirve yaptığı, milletin eşkiya elinde oyuncak olduğu dönem yani.
O dönemi Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bayramı Veli gibi gönül ehli insanların sevgi merhemi ile sararak aşmıştık.
Şimdi kimse terör örgütlerinden anlayış, izan, akıl vb. şeyler bekleyemeyeceğine göre, bekleyenler yaşanan son olaylarla derslerini aldıklarına göre, iş bu dersi almış olması gereken Türkiye’yi yönetenlere ve halka kalıyor.
Öncelikle de halka. Türk, Kürt’ü sevecek. Kürt, Türk’e muhabbet besleyecek. Bunun başka yolu yok. Çünkü, eğer sosyolojik veya başka ilmi açılardan aynı değillerse, illa farklı iseler, o zaman kardeştirler.
Yani Türk Kürt değilse, diğer bir ifade ile Kürt Türk değilse, ki bu ifadeyi ‘illa ben şuyum’ diyenlere karşı kullanıyorum, o zaman kardeştirler. En azından bundan zerrece şüphe yok. O zaman birbirlerini sevecekler. Ki zaten genel durum ve yeğane gücümüz de bu.
Türk ordusu, er veya geç terör örgütünün hakkından gelir. Türk’ün tarih sahnesine çıktığı günden beri var ve gözünün bebeği olan Türk ordusu değil beş- on bin, yüzbinler olsa bile teröriste pabuç bırakacak değil.
Halka düşen, birlik ve sevgi bağlarını daha da güçlendirmekten ibarettir. Bu çıbanı bağrımızdan söküp atmak için ne gerekirse yapmalıyız. Dağdaki terörist ile sokaktaki halkın ilgisi yoktur. Varsa, aldatılmışlık ve ekonomik gerekçelerden dolayıdır.
Kaldıki dağdakilerin yüzde kaçı bizim insanımızdır, yüzde kaçı başka ülke vatandaşıdır, yüzde kaçı Ermeni veya başka etnik kökenlidir?
Bunu bilen biliyor.
Kürt olmadığı halde onlarca terör örgütüne mensup vatandaşımız öteden beri var olagelmiştir. Dağdaki teröristin Kürt oluşu, Kürt vatandaşlarımızı zerrece bağlamaz. Tıpkı bir Türk kökenli teröristin beni bağlamadığı gibi. Öyleyse, herkes çoluğuna çocuğuna sahip çıkmalı ve var olan birliğimizi el ele gönül gönüle vererek daha da güçlendirmektir.
Acımız büyüktür ama, Devletimizin uzun kolu er veya geç bunların intikamını alır. Dağdaki teröristen alır. Ona arka çıkan küresel odaklardan alır. Buna iman etmeli, birbirimize dünden daha sıkı bağlanmalıyız. Başka yolu yok.
(Bu yazı 7 Kasım 2009 tarihinde yayınlanmıştır)