HAMDİ YILMAZ & Emaneti ehline vermek ve Müslüman olan ilk Türk
Özen Topçu’nun Devlet Dergisinde konuyla ilgili yazısından bir bölüm aktarmak istiyorum.
“Osman Bin Talha: Peygamber’imiz döneminde Mekke’de demir işiyle uğraşan bir sülale vardır. MS 500’lerde Mekke’ye yerleşen Oğuzların Kayı boyuna mensup bu Türk ailesi, Arap kaynaklarında Süreyc kabilesi olarak geçer. Dönemin Arap kaynakları da bunlardan Türk diye söz ederler. Süreycler, kadim Türk mesleği olan demircilik yaparlardı. Bütün kılıçlar, zırhlar, kapı kolları vs. bu sülale tarafından yapılırdı. Bilindiği gibi, Kâbe’de öteden beri çeşitli görevler için çeşitli kabilelerden kişiler görevliydi. Hicabe denilen ve görevi Kâbe’nin perdedarlığı ve anahtarlarını taşıma olan hizmet, bu Türk sülale tarafından yürütülüyordu. Mekke’nin Fethi günlerinde, Kâbe’nin kayyumculuğu da denilen (Kâbe’nın korunması ve kapıların kilitlenmesi) bu görev, 120 yıldan bu yana bu Süreyc kabilesi tarafından yerine getiriliyordu.
Hicret’in sekizinci senesi olan 630’da Mekke fethedildiği zaman, Hz. Peygamber Kâbe’ye girmek ister. Ancak kapı kilitlidir. Kâbe’nin kapısını açma görevi, demir sanatıyla uğraşan Türk ailesinden Osman bin Talha adlı bir Türk’tedir. Peygamberimiz, anahtarı almak için Hz. Ali’yi görevlendirir. Ali buna çok sevinir, çünkü Kâbe anahtarına sahip olmak oldukça onurlu ve ayrıcalıklı bir payedir. Hz. Ali büyük bir sevinç ve kararlılıkla gider, Talha’dan anahtarı ister. Talha vermez. Hz. Ali, hışımla onun elini burkarak anahtarı alır ve sevinç içinde Kâbe’nin yolunu tutar. Hz. Ali Kâbe’nin kapısını açar, Hz. Peygamber içeri girerek iki rekât namaz kılar. Peygamber’imiz Kâbe’den çıkarken amcası Abbas, anahtarı ve şerefli bir görev olan kayyumculuğu kendisine vermesini ister. Bu olaya tanık olan Mekkeli müşrikler, işte şimdi Müslümanlar birbirine düşecek, bakalım Ali’den anahtar nasıl alınıp Abbas’a verilecek diye sevinç içinde ellerini ovuştururlarken –işte tam bu esnada- Nisa suresinin 58. ayeti nazil olur. Bu ayetin manası mealen şöyledir:
‘Şu bir gerçek ki Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semi’dir, çok iyi duyar; Basir’dir, çok iyi görür.’
Efendi’miz, Hz. Ali’ye ‘anahtarı eski vazifeliye vermesini ve ondan özür dilemesini’ emreder. Hz. Ali şaşkınlık içerisindedir ama yapacağı bir şey de yoktur. Büyük üzüntüyle anahtarı Talha’ya geri verir. Bu kez Talha şaşkınlık içindedir. Hz. Ali, “Demin senden anahtarı alırken senin elin acıdı, şimdi de benim yüreğim acıyor.” der. Talha, anahtarın tekrar kendisine verilmesinin sebebini sorar. Hz. Ali, ‘Allah Resulü, ‘Emaneti ehline verin!’ buyurdular.’ der. Tabii Osman bin Talha o sırada müşriktir, İslam’dan bihaberdir. Osman bin Talha, İslamiyet’in henüz hiçbir öğretisini bilmediği hâlde, sadece bu, ‘Emaneti ehline veriniz.’ sözü ilgisini çeker. Bu nasıl bir din ki bu kadar ayrıntıya önem veriyor, bu kadar ince duygular barındırıyor der ve orada Müslüman olmaya karar verir. Tarih 630’dur. Bize; tarih derslerimizde, İslamiyet’in Türkler tarafından kabul edilişini, Karahanlı Hakanı Satuk Buğra Han’ın Müslüman olduğu tarih olan 940 yılı olarak öğretmişlerdi. Aslında ise Osman bin Talha, ta 630 senesinde Müslüman olmuş olan ilk Türk’tür. Süreycler, ilk Türk sahabelerdir.
Süreyclerin Kâbe kayyumluğu vazifesi, 8 Ocak 1926’da Suudi Arabistan devletinin İngilizler tarafından kurulduğu yıla kadar, 1400 yıl kesintisiz devam etmiştir.
Süreyclerle ilgili ilginç bir bilgi daha verelim: Oğuzların Bozok kolu Kayı boyundan olan Süreyc kabilesinin lideri Osman bin Talha, yapmış olduğu değerli bir kılıcı 3. Halife Hz. Osman’a hediye eder. Kılıç o kadar güzel ve değerlidir ki büyük paralarla el değiştirir. Yüzyıllar sonra bu kılıç Şeyh Edebali’nin eline geçer, o da damadı Osman Gazi’ye verir. Şu ilginç duruma bakın ki Kayı boyundan bir Osman’ın yaptığı kılıç, Kayı boyundan başka bir Osman’a –Osmanlı İmparatorluğu’nu kuracak olan- Osman Gazi’ye ulaşacaktır. Osman Bin Talha’nın yaptığı bu kılıç, şimdi Topkapı Müzesi’nde sergilenmektedir.”
Not: Bayramınızı en içten duygularla kutlarım