HAMDİ YILMAZ & Güç ortak istemez!
Diktatörler uzaktaki coğrafyalara ve uzaktaki çağlara etki eden veya doğru bir ifade ile iz sürme başarısı gösterebilmiş insanlardır. Bir diktatörün ruhunun sindiği coğrafyada yaşamanın bazen dayanılmaz ağırlığı oluyor.
Kaddafi’nin feci akıbeti bize bunu hatırlattı. Romanya’nın Komünist Diktatörü Nikolay Çavuşesku, ilk gençlik yıllarımızda belleğimizdeki yerini ikide bir Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaretlerde TRT televizyonu ekranındaki görüntüsü ile koruyor.
Paltolu, babacan görünümlü halim selim bir insan. Bundan dört yıl kadar önce bir Romen gazetesinde yayımlanan tarihi bir yazıda Osman diye bir Türk’ün ünlü Romen diktatörünü tokatladığı yazılıydı.
Merak sardı, kimdi bu Osman? Bir diktatörü nasıl tokatlamıştı? Üstelik olayın hapishanede gerçekleştirildiği yazılıydı, diktatörün hapiste işi neydi? Bu gibi soruların cevabını almak için dizinin yazarı ile Bükreş’teki Türk otellerinden birisinde buluştuk. Dizi yazarı doktoralı bir Hanım’dı. İsmini şimdi hatırlamıyorum ama aynı gazetede Komünist dönemin tek gazetesi olan “Kızılyıldız”ı bir süre her gün tıpkı basım ek olarak yayına hazırladığını biliyorum.
Sürekli takip etmesem de 20 küsur yıl önceki Kızılyıldız gazetesinin tıpkı basımını her gördüğümde Çavuşeskularla açılıp, Çavuşeskularla kapanan Romen TV’sinin programı ile Diktatör Karısı Elena’nın günlüğü dikkatimi çekerdi.
Neyse, dizi yazarı bu Bayan’a Osman’ın kim olduğunu sordum.
Kadın bende dizinin yazarı ile kel alaka birisiymiş gibi bir imaj bıraktıysa da, bu konuda ayrıntıya sahip olmadığını, sadece kaynak kişisinin olayı aktardığını, kendisinin de detaya girmediğini söylemekle yetindi. Aradığımı bulamamıştım.
Gazetemizde yayınlanan dizilerde öğrendik.
Diktatör Çavuşesku’nun hapis yatmış olabileceği hiç aklıma gelmezdi. Bir Diktatörün karısı tarafından aldatılışlarını da doğrusu düşünemezdim. Yine dizide Komünist diktatör Çavuşesku’nun hapishane öyküsünü okurken, ‘Bizim Osman’ı hatırladım. Muhtemelen Romanya’nın yerli Türklerinden biri olmalıydı. Biliyor musunuz, insanoğlu pek merhametli olduğu kadar pek de nankör bir yaratık. Çavuşesku, hapishanede iken yakalandığı ‘Frengi’ yada ‘belsoğukluğu’ hastalığından kurtulmak için kendisine tedavi fırsatı veren generale diktatör olunca bir tek iyilik yapabilmiş. O da Tuna kanalında çalışan mahkûm olma ayrıcalığı!
Güç ortak kabul etmez, leke de istemez. Lütuf sahiplerinin varlığından da hoşlanmaz. Olaylara biraz da bu pencereden bakamaz mısınız?
Öte yandan nedense hayatın uzunluğuna da takıldım, yoksa mahkumiyetten diktatörlüğe bir hayat nasıl sığdırılır?
(Bu yazı 2 Aralık 2013 tarihinde yayımlanmıştır)