HAMDİ YILMAZ & Çin’in yetiştirdiği Rumen politikacılar
Doğu ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri üzerindeki hegemonya mücadelesi olanca hızı ile devam ediyor. Batı ve Doğu tesirindeki düşünce kuruluşları kamuoyu oluşturma mücadelesine devam ediyorlar.
Romanya’da çeşitli haber mecralarının aktardığı Avrupa Politika Analizi Merkezi’nin (CEPA)
Raporuna göre Romanya’da özellikle sosyal demokrat kökenli politikacılar başta olmak üzere pek çok politikacı Romanya’daki “kötü niyetli etkisini” artırmayı amaçlayan Çin’in kontrolü altında.
CEPA raporuna göre bunlar arasında son on yılın üç önemli başbakanı da bulunuyor. Bunlardan biri Emil Boc. Diğer iki isim ise Victor Ponta ile Viorica Dăncilă.
Çin, Romanya’daki ‘kötü niyetli etkisini’ güçlendirmek ve pekiştirmek için, özellikle PSD’den gelen ‘elitin dost kesimlerine’ odaklanıyor.
CEPA raporu, Pekin’in Konfüçyüs enstitülerini, insan hakları ve Çin’de demokrasiye saygı ile ilgilenmeyen küçük bir grup seçkini pıhtılaştırmak için kullandığından bahsediyor. Küresel olarak, Batı demokrasi sisteminin ve liberal değerlerin çürümüş, etkisiz ve ikiyüzlü olduğunu öne sürüyor.
Rapora göre bu anlatı, doğal olarak, Putin’in Rusya’sı veya küresel aşırı sağ hareket gibi liberal demokrasinin diğer düşmanlarının anlatılarıyla uyumludur. Pekin’deki yönetici, eski komünist geçmişi göz önünde bulundurarak, geleneksel olarak Rumen politikacılarla, özellikle PSD’den gelenlerle iyi ilişkiler sürdürmeye çalıştı.
Çin tarafından “yetiştirilen” en iyi Rumen politikacıların listesi: Adrian Năstase, Victor Ponta, Viorica Dăncilă, Theodor Meleșcanu, Adrian Severin, Maria Grapini ve sürpriz isim Emil Boc!
CEPA’ya göre Çin, başbakanlarının Victor Ponta (2012-2015) ve Viorica Dăncilă (2017-2019) olduğu PSD hükümetleri sırasında Romanya’daki o kült etkisinin zirvesine ulaştı. Bu iki PSD’li politikacı, Romanya’nın daha sonra “Batı yanlısı güçlü bir siyasi uzlaşmaya ve ABD ile kalıcı bir stratejik ortaklığa karşı” terk ettiği büyük altyapı projelerini Pekin’e teslim etti.
CEPA analistlerinin endişe verici bulguları da var: Rumenler, halk arasında yaygın olan “medya okuryazarlığı” ve medya tüketiminin “kötü alışkanlıkları” nedeniyle Çin propagandası ve manipülasyonu için “kolay av” gibi görünüyorlar. Pekin’in propagandası, Konfüçyüs enstitülerindeki öğrenciler ve profesörlerin yanı sıra yozlaşmış politikacılar gibi “kolay hedefleri” hedefliyor.
Çin, ezici çoğunluğu PSD saflarından gelen bu politikacılar aracılığıyla, büyük altyapı projelerini kazanmayı amaçladı. Bunlar yüksek hızlı demiryolları, Huawei aracılığıyla 5G teknolojileri, Köstence limanının yönetimi, Cernavodă’daki nükleer enerji santralleri ve Tarniţa ve Turceni-Rovinari’deki konvansiyonel elektrik santrallerinden oluşuyor.
CEPA, tüm bu yatırımlara, geçen yıl eski yozlaşmış başbakanın bir otoyol inşası için 1,2 milyar dolarlık bir kredi vermesinin ardından stratejik Bar limanından mahrum kalan bir ülke olan Karadağ’ın tecrübesinden sonra büyük bir ihtiyatla bakmasını istiyor.
Otoyol Çinli şirketler tarafından inşa edilecekti. Para kayboldu, çoğunlukla zimmete geçirildi, ancak yüksek hızlı yol inşa edilmedi. Karadağ’ın Akdeniz’de sahip olduğu tek önemli liman olan Bar’ın mülkiyet belgeleriyle güvence altına alınan borcunu ödeme tarihi 2021’de geldi. Yalnızca Avrupa Birliği’nin mali müdahalesi, bu eski Yugoslav ülkesini ekonomik ve stratejik bir felaketten, yani limanın Çin lehine kaybedilmesinden kurtardı.
Afrika ülkelerinin tecrübesi: Çin onları limanlar, mahalleler, tiyatrolar ve müzeler haline getirdi, 99 yıl karşılığında maden kaynaklarını ve liman faaliyetlerini elinden aldı ve dış politikasını boyun eğdirdi.
Bu açıdan bakıldığında komünist Çin, Romanya konusunda Afrika ülkelerinde uygulanana çok benzer bir taktik uygulamaktadır.
Fizikçi Cristian Presură’nın YouTube kanalında yayınlanan yakın tarihli bir gösteride, tarih öğretmeni ve Afrikalı Simona Corlan-Ioan, Çin’in kurduğu ve bu ülkelerin içine girdiği tuzağı şöyle anlattı:
“Çin’in politikasının her eyalete ne kadar uygun olduğuna bakın. Her birine gerektiği kadar verin. Senegal’e bir tiyatro ve Afrika medeniyetleri müzesi sağlıyor, Mali’ye altyapı sağlıyor, Moritanya’nın bir limanı var. Stadyumlar, mahalleler. Angola’nın başkenti Luanda, Çinliler tarafından sıfırdan yeniden inşa edildi. Ne için? Arazi imtiyazı için, liman faaliyetlerinin imtiyazı için, uluslararası kuruluşlarda siyasi oy için.
Pek çok Afrikalı siyasi lider aslında Çin ile olan bu ilişkinin ne kadar tehlikeli olduğunun farkında değil. Ve Çin ile olan bu ilişkinin nihayetinde ona ne kadara mal olacağı. Girdikleri oyunu her an durdurabilecekleri izlenimi veriyorlar.”
Profesör Ciprian Mihali bunu şöyle tamamladı:
“Çin’in kontrolünden çıkmak çok zor olacak. Başta Gine gibi küçük ülkeler olmak üzere, büyük borçları olan ve 50-99 yıldır borç içinde olacak ülkelerin çok uzun vadeli taahhütleridir, yani gelecek nesillerin omuzlarına bırakılan, birçoğu bir uçtan diğer uca gelen yüklerdir.”
Sonuç itibarı ile ümit AB! Yerseniz!
Kısacası sömürme mücadelesi olanca hızı ile devam ediyor. Zavallı ülkeler kendi rızaları ile sömürgecilerini bile seçemiyorlar.