Mehmet Fuat ERGÜN & BİRAZ YAŞAM ALEMİMİZİN DIŞINA ÇIKALIM
En boy ve yükseklik üç boyut.
Dördüncü boyut ise temelinde enerji olan zaman.
Beşinci boyut, bilinç yani düşünce ise soyut alem.
Şu an enerjinin yoğunlaşmasıyla oluşmuş üzerinde yaşadığımız maddi alem somuttur.
Elle tutamadığımız gözle göremediğimiz öte dünya ise soyut alemdir.
Bizler dört boyutlu bir dünyada yaşamaktayız.
Bizim soyut alemle irtibatınızı sağlayan beşinci boyutun, bilinç yani düşünce olduğu söylenir.
Rüya görmemiz gibi.
Bu dünya artı kütle. Bir ağırlığı var.
Öte dünya eksi kütle bir ağırlığı yok. Tartılıp ölçülemez, melekler gibi.
Somut olan şu an üzerinde yaşadığımız dünyamızın da içinde bulunduğu kainat aleminin temeli, atomların yapı taşı olan kuantlar, ışıktan hızlı hareket edemezler.
Einestein formülü gereği ışık hızına ulaşmak demek kütlenin sonsuz olması demektir. E=mc2
Soyut, manevi alem, melek alemi. Cebirde eksinin bulunması ile matematiksel ifade edilmeye başlandı.
Matematik tanrının dili olduğu söylenir.
Mikro alem, atomlar alemi; makro alem kainatlar alemi, matamatiksel formüllerle çözülmektedir.
Bunlardan bir örnek vermek istersek.
Kare kök içinde eksi bir (√-1) ancak kare kök dışına sonsuz olarak çıkar.
Hayal edemeyeceğimiz sonsuzluk alemini düşünmemizi nedeni bundan dolayıdır.
Şimdi bizlerin içerisinde yaşadığı mikro ve makro yapılara çok kısa bir göz atalım.
En küçük yapı taşımız atom, şu anki bilgilerimizle artık devasa büyüklük oldu.
Haydi gelin biraz da onların büyüklük ve sayısal değerlerini düşünelim.
– MİKRO YAPI = ATOM
Bir toplu iğne ucundaki atom sayısını, 200 000 nüfuslu bir şehirdeki inasanlara saydırmaya kalksak her bir insan saniyede iki atom saysalar iki ayda ancak bitirebilirler.
– MAKRO YAPI = KAİNAT
Kainatta 400 milyar galaksi ve her galakside 100 milyar kere 100 milyar yıldız olduğu şu an ki modern teleskoplarla, uydu bilgilerimizle tahmin edilmektedir.
Gelin şöyle bir şey yapalım.
Her yıldıza bir telefon numarası verelim. Bir telefon rehberine 2 milyon yıldız yazalım.
Beş milyar değil. Beş trilyon değil.
Tamı tamına beş katrilyon fihrist kullanmamız gerekiyor. Tekrar ediyorum her fihriste iki milyon yıldız yazdığımızda.
Sonsuzluk alemi, öte dünya olan soyut alemin yapı taşlarının takyonlar olduğu düşünülmektedir.
Takyonlar ışıkdan milyonlarca, milyarlarca kat hızlı hareket ederler.
Dikkat….
Kur’an’ın Türkçe mealini okuduğumda, “Melekler ve ruhlar sizin zamanınıza göre elli bin sene yerine bir günde bana gelirler” denildiğini ancak takyonlarla irtibat kurarak anlayabildim.
Şimdi gelelim bu yazımın başına.
Beşinci boyut bilinç, düşünce takyon alemi.
Ne düşünürseniz anında soyut alemde ışıktan milyonlarca hatta milyarlarca hızlı hareket eden takyonlar tarafından oluşturulur.
Kötü düşünürsen kötü, güzel düşünürsen güzel oluşur.
Neden eskiler bela okuma dediklerini şimdi anlayabilirim.
Geçenlerde gazetelerde bir haber dikkatimi çekti.
İzmir’de kendini, şaka olsun diye arabasının camında ölü gösteren kişinin, bir gün sonra aynı yerde aynı şekilde ölmüş olduğunu görünce şaşkınlığım bir kez daha arttı.
Rahmetli annem, bela okuma, geri döner sana gelir; kötü bir düşüncemiz de
” Aman! Aman! tövbe de. Allah katında açık olan kapıda bu kötü düşüncen kabul olabilir” demesini yukarda anlatmaya çalıştığım takyonlarla ilgisi olduğunu sonraları anladım.
Düşünmek, sorgulamak insanı insan yapan en önemli unsurlardan biri;
okumak ise insanın değerine değer katar.
Eline sağlık Fuat.Bu kadar derin düşünmek Beni biraz yordu doğrusu.