HAMDİ YILMAZ & NASIL MUTLU OLUNUR

İşte size ABD’li araştırma şirketi Gallup’un 148 ülkeyi kapsayan küresel mutluluk endeksinden bir bölüm:

„Türkiye, Bangladeş ve Sırbistan’la birlikte sondan üçüncü oldu. Sondan iki sırayı ise Sudan ve Tunus paylaştı. Ukrayna ve Liberya halkı bile Türklerden daha mutlu. Başka söze gerek yok.

NASIL MUTLU OLUNUR?

Bundan 35 yıl önce başlayan, 8 yıl süren, galibi olmayan ve 1 milyon insanın ölümü ile sonuçlanan Irak – İran harbi yeni başlamış ve olabildiğince hızıyla devam ediyordu.

Mersin’de bir vesile ile misafir olduğumuz evde Bağdat’tan gelme bir gelin vardı. Kızcağız, Irak diktatörü Saddam’ın altından yapılma takunyalarını kullanamadan savaşa başlayışına üzülerek göz yaşı döküyordu.

Abarttığımı filan sanmayın, aynen böyleydi, kulaklarımla duymuş, gözümle görmüştüm. Biz ise Netekim Paşa darbesinin sancılarını yazıyorduk.

Günlerce Iraklı gelinin Saddam’a duyduğu sevgiyi anlamaya, altın takunyaları kullanamadan harbe girişine üzülüşünü anlamaya çalıştım.

Ama anlayamadım. Bizde bile halk Evren’i sokakta belki alkışlıyordu ama, evine çekilip kapılar kapanınca Evren’e aynı çapta muhabbet duyana rastlanılamazdı.

Öyle olmasaydı darbenin 3. yılında yapılan seçimlerde Evren’in istemediği ANAP birinci parti olarak çıkabilir miydi?

Sözün özü mutluluk, Iraklı gelinin mantığı ile üçüncü dünya ülkeleri halkları için başlarındaki diktatörün mutlu olduğunu görmekten ibarettir.

Gallup’un araştırmasını okuyunca, aklıma bu Iraklı gelin geldi.

Kimbilir, Türkiye’yi 143 ülke arasında mutluluk açısından sondan üçüncü olmaktan kurtaran şey de Iraklı gelin mantığına sahip vatandaşlarımızın mutluluk anlayışıdır.

Ne mutlu onlara!

Düsseldorf’ta yıllar önce Fuar için gelmiş bir Suudi vatandaşına Türk dönercisinde sormuştum;

„Sizde halk hiç demokrasi filan istemez mi?”

Aklıma şaşayım, aldığım cevaba oldukça şaşırmıştım.

Suudi Arabistan vatandaşı keyifle döner ekmeğini yerken cevap vermişti;

„Demokrasi kötü”!

Görüldüğü gibi mutlu olmak isteyenlerin öyle fazla kafa yormalarına gerek yok. Beyinlerini, başlarındaki yöneticilerin, hatta dizi kahramanlarının, sevdikleri sanatçıların, hatta sevdikleri futbolcuların mutlu olmalarına endekslemeleri yeterli!

Şimdi anladınız mı, bizim halkın niçin mutsuz olduğunu?

Başlarındakini sevmiyorlar. Onların mutluluğu için iman edip çalışmıyorlar. Mübarek tenlerinin üzerindeki kumaşa bile dokunmanın insanı nasıl uçurduğunu, mutlu ettiğini bilmiyorlar.

(Bu yazı 1 Eylül 2015 tarihinde ayyımlanmıştır)

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir