HAMDİ YILMAZ & Batı’nın “Yeni Osmanlıcılık” vehmi

“Ortada hol yok, yumurta yok. Bu neyin telaşı” denir ya, Batı’nın “Yeni Osmanlıcılık” vehmi o hesap.

Dost Romanya basınında arz-ı endam eden bu tür yazılara sık rastlar olduk. Çoğu da düşünce kuruluşu etiketi taşıyan kurumlar hesabına yapılan analizler.

Bunlardan biri pazartesi günü “Neo-Osmanlıcılık ve Türkiye’nin Bosna-Hersek’teki İmparatorluk Tutkuları (I)” başlıklı yazı ile Grosoiu Gabriel-Sorin’den geldi.

Ayasofya’nın ibadete açılmasından başlayan yazar, Türk kamuoyunun adını bile bilmediği

Ferhadiye Camii’nden çıkarak şöyle diyor:

“7 Mayıs 2016’da Banja Luka şehrinde, üst düzey bir Türk yetkili olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da huzurunda açıldı., Ferhadiye Camii. Ancak ibadet yeri sıfırdan inşa edilmedi, taş taş yeniden inşa edildi, 23 yıl önce Bosnalı Sırp silahlı kuvvetleri tarafından yıkıldı.”

Bu ne anlama geliyormuş devamına bakalım:

“1579’da inşa edilen ünlü bir caminin kaybından etkilenen topluluğun tarihini ve kültürel kimliğini geri kazanma ihtiyacının ötesinde, yeni ibadethanenin açılışını aynı tarihte yapma hareketinin intikam karakterini belirtmekte fayda var. Daha doğrusu 7 Mayıs 1993’te yıkıldı. Davutoğlu gibi neo-Osmanlı fikirlerinin en güçlü savunucularından biri tarafından, tarihi ve ekonomik olarak dezavantajlı bir bölgeden bir caminin restorasyonu ve aynı zamanda bağımlılığa eğilimli bir caminin restorasyonu. Bölgenin güçlü devletleri, dini devrede, ayrı bir sinyali temsil ediyordu. Ayasofya’nın aksine, Ferhadiye Avrupa haritasında o kadar öne çıkan bir hedef değil, ancak Türk yetkililerin yakın gözetimi altında rehabilitasyonu büyük bir jeopolitik genişliğe sahip bir tavrı gösteriyor.”

Yazar, “Balkanlar, Avrupa’nın ortasında İslam medeniyetinin köprübaşı” başlığından sonra şöyle devam ediyor.

“Büyük etnik çeşitlilik ile karakterize edilen ve kapsamlı tarihsel çalkantıların damgasını vurduğu bir bölge olan Batı Balkanlar (Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Karadağ ve Sırbistan), Avrupa ve dünya haritasında önemli bir ilgi noktasını temsil etmektedir. Osmanlı İmparatorluğu, tam hakimiyete doğru koşarken, Türk askerlerinin Bulgar şehri Edirne’yi (şimdi Edirne ve Türkiye’nin bir parçası olarak bilinir) fethettiği 1362 yılı ile Balkanlar’ın nüfusu için bir tehlike haline geldi.”

Buraya kadar aktardıklarımın 7-8 katı uzunluğundaki yazı ilginç vehimleri sergiliyor.

Dost Romanya’nın Dışişleri Bakanı Bogdan Aurescu, halen New York’ta ve Afrika ülkeleri dışişleri bakanları ile bir çalışma yemeğinde bir araya geliyor (Pazartesi).

Ben de buna bakarak “Romanya’nın neo- Afrikancılığı hortladı!” diye zırvalasam, kim ne diyecek?

Nasıl olsa zırvalamak serbest..

Ne var ki, bizim öyle bir vehmimiz yok.

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir