Hamdi YILMAZ & Anuga fuar anıları

10 YIL ÖNCE

Köln’de önceki yıl 6522 şirketin stant açtığı fuara 196 Türk firması katılmıştı. Türkiye, “Partner ülke” olarak fuarda 1 ton baklava dağıtmış, 25 bin fuar katılımcısı birer dilim Türk baklavası yeme imkânı bulmuştu.

Anuga’da Türk mührünün ikinci yıl dönümü.

İki yılda bir Ekim ayında düzenlenen bu fuara 2003 yılından beri katılamıyorum. İlk olarak 1995 yılında Türk Ekspres gazetesini yayımlarken katılmıştım. Almanya’da ilk Türk süpermarketini açan, aynı zamanda Amerikan vatandaşı Tokatlı Lütfi Bakır ile Almanya’yı kent kent dolaştığımız günlerdi. Fuar nedeni ile Köln’de mola vermiştik. O’nun Kanadalı kuruyemiş üreten arkadaşları da fuara katılmış, Bakır onlara ev sahipliği yapıyordu. Akşamları da Köln’deki toptancı arkadaşları ile yemeklerde buluşuyorduk.

Fuar’ın basın bürosunda çalışmak benim için çok keyifliydi. Dijital fotoğraf ve bilgisayar henüz yaygın değildi. İstediğim resmi büro görevlileri hemen temin ederler, haber ve resimlerimi anında Ankara’ya geçerlerdi.

Şimdiki gibi aklımda, o yıl 6 Türk firması fuara katılmıştı. Fuarın basın bürosu katılımcı firmaların tanıtım broşürleri ile doluydu. Ama bizim 6 firmadan hiçbirinin broşürü yoktu. Onların stantlarına gider, “Birader çok mu zordu A4 ebadında olsun bin- iki bin tanıtım broşürü bastırıp getirmek?” diye onlara çıkışırdım. Her biri ile ayrı ayrı ilgilenip, haber yapmış, o stantlar benimmiş gibi çaba sarf etmiştim.

Bir keresinde de bizimkilerden birinin standında kahrolmuştum. Stant sahibi firma reçel üreticisiydi. Türkiye’den Köln Anuga 1995 Fuarı’na masraf edip gelmiş, stant açmıştı. Niye, malını satmak için. Ama satamıyordu, bakın nasıl satamıyordu; Biz firma sahibi ile standda otururken, bir İsrailli geldi. Bizimkine dedi ki, “Reçellerin güzel. Fiyat da uygun. Ben sizinle bir yıllık anlaşma yapmak istiyorum. Bir yıl bana reçel üret, anlaşmayı da hemen burada imzalayalım.”

Bizim ki ne dese beğenirsiniz, “Ben anlaşma imzalayamam!”  Tepemin tası attı, dün tanıdığım firma sahibine, “Allah’tan belanı mı istiyorsun, buraya gezmeye mi geldin, malını satmaya geldiysen aha sana müşteri, ne demek ‘anlaşma imzalayamam’?” dedim.

Firma sahibi benmişim gibi kahrolmuştum. Türkiye döviz sıkıntısı çekiyordu. Başbakan Tansu Çiller, TRT- Int ekranlarında gurbetçilere sesleniyordu, “Avrupa’da yaşayan herkes Türkiye’deki bir yakınına bin mark havale yapsın!”

Böyle bir günde bizim iş adamı anlaşma imzalamaktan kaçınıyordu. Adamcağız, benim sinirim karşısında, “İmzalayamam Hamdi Bey! Çünkü, bu adamın istediği miktarda reçel yapacak şekeri Türkiye’de bulamam, sözümü yerine getiremem” şeklinde konuşmuştu.

(Bu yazı 6 Ekim 2011 tarihinde yayınlanmıştır)

0 Paylaşımlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir