Ümit BATMAZ & Pandemi Sona Ererken Aklımızda Kalanlar
Yazılarımızda birçok defa önümüzdeki dönemde etkili olacak birçok değişim dalgasını ele aldık. Bunların bir kısmı uzun vadeli etkiler getiren bir kısmı geçiş dönemini etkileyecek olan etkenler olarak görülüyor. Özellikle 2020 başından bu yana tüm dünya kamuoyunu meşgul eden ve tabii çok önemli ekonomik siyasi ticari ve askeri etkileri olan bir küresel pandemi süreci yaşadık. Küresel olarak, 10 Mayıs 2023, Dünya Sağlık Örgütü, DSÖ’ye bildirilen 6 927 378 ölüm dahil 765 903 278 doğrulanmış COVID-19 vakası yaşanmış tüm dünyada. 8 Mayıs 2023 tarihi itibariyle toplam 13,35 milyar doz aşı yapılmış. Kitlesel aşılamanın 2021 başından itibaren kademeli olarak devreye girmesiyle genel olarak ölüm sayılarında çok önemli düşüşler meydana gelmiş görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verdiği bilgilere göre vaka sayılarındaki düşüşün yanı sıra ölüm vakalarındaki düşüş, 2021’nin başından itibaren belirgin bir şekilde izlenebiliyor. Sağlık bilimciler açısından virüsün ve etkilerinin analizi tabii ki birçok farklı açıdan yapılıyor. Örneğin ölüm vakalarının 2021’nin başına kadar olan kısmında 65 yaş üstünün ortalamada %60 civarında olduğunu görebiliyoruz. 2021’nin başından itibaren ise ölüm vakalarında 65 yaş üstü %85’i buluyor. Bu ve Benzeri bilgiler ileride karşılaşılabilecek sağlık krizleri açısından önemli bir veri kaynağı oluşturuyor.
(Bilgi ve grafik kaynakları için : https://app.powerbi.com/view?r=eyJrIjoiYWRiZWVkNWUtNmM0Ni00MDAwLTljYWMtN2EwNTM3YjQzYmRmIiwidCI6ImY2MTBjMGI3LWJkMjQtNGIzOS04MTBiLTNkYzI4MGFmYjU5MCIsImMiOjh9). Biz bu yazımızda sağlık bilimcilerin işlerine girmeden aşılamanın ekonomik ve siyasi etkilerine bakacağız.

Astra Zeneca Tarafından üretilen birinci seri aşılamanın ilk aşılama yılında yaklaşık 6,3 milyon civarında ölüm vakasının önüne geçtiği hesaplanıyor (8 Aralık 2020 – 8 Aralık 2021). Bilindiği gibi bunu, Pfizer/BioNTech ilk aşı dalgası takip etti. Asgari 5,2 ve azami 7 milyon olmak üzere ortalamada 6 milyon ölümü engellediği tahmin edilen bu aşı dalgasını Sinovac, Moderna, Sinopharm ve Sputnik aşıları takip ettiler. Aşı türlerinin ülkelere göre küresel dökümü önemli ölçüde farklılıklar gösteriyor. Yine de söylenebilecek olan şey yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerde Pfizer BioNTech aşısının yoğun olarak kullanıldığı, düşük gelirli ülkelerde ise Astra Zeneca ve J&J aşılarının yapıldığıdır. Araştırmanın detaylarını incelemeden önce araştırma hakkında bazı sınırları belirtmekte fayda var :
- Söz konusu araştırma 2021 sonuna kadar olan tüm analiz ve verileri dahil ederek yapılmıştır.
- Bu araştırma sözleşmelerle ilgili kamuya açık verilere dayanmaktadır. Araştırma neticelerine Çin dahil edilmemiştir.
- Bu analiz omikron ismi verilen virüsün ilerleyen yeni tiplerine karşı uygulanan hatırlatma dozunun etkisini hariç tutmaktadır. Bilindiği gibi 2021 yılı sonunda küresel seviyede hatırlatma dozunun etkisi, uygulama sayısı anlamında, ihmal edilebilir seviyedeydi.
- Yalnızca 2 doz aşı için eksiksiz aşılama serileri dahil edilmiştir.
Yukarıda ifade edilen kısıtlara bakıldığında aslında aşıların etkisinin oldukça kuvvetli olduğunu anlayabiliriz.

Yukarıdaki tabloda firmanın 2017’den 2022’ye kadar önemli miktarda zarar ettiğini tespit ediyoruz. Gerçek anlamda faaliyete baktığımızda bu zararın araştırma geliştirme yatırımına bağlı olduğunu görebiliyoruz. Yani 4 yıl boyunca yaklaşık 400.000.000 $ zarar eden firma geliştirdiği teknolojik ürün vasıtasıyla son 2 yılda 28 milyar dolar civarında kar açıklıyor. Aslında bu tablodan çıkarmamız gereken birkaç tane önemli sonuç var : Öncelikle teknoloji geliştirmek için uzun vadeli sermaye yatırımı gerektiğini net biçimde görebiliyoruz. Daha sonra bu yatırımların çok daha fazlasının hızlı biçimde geri alınabildiğini de görüyoruz. Bu 2 netice daha önceden bildiğimiz teknoloji geliştirmeye odaklanmış yatırımların somut bir şekilde gözlenmesi olarak değerlendirilmelidir. Firmalarımıza tavsiye edeceğimiz önemli ders teknoloji yatırımlarına kaynak ayırmaları ve bu konuda sabırlı olmayı öğrenmeleridir.
COVID 19 pandemisinin önemli sonuçları arasında otomotiv pazarının, lojistik zincirlerin, imalat ve ham madde kaynaklarının aynı zamanda tüketim alışkanlıklarının hızlı şekilde değişimini sayabiliriz. İnsanlık açısından ise önemli olan, teknolojinin geldiği seviyede felaketlere hızlı biçimde cevap vermeyi öğrenmiş durumda olmamızdır. Tabii bu gelebilecek her türlü felakete anında yanıt verilebileceği anlamına gelmiyor. Yine de gelecekteki benzer pandemik durumlar için önemli kazanımlar elde edildiği açık şekilde görülüyor. Ülkelerin uluslararası kuruluşlar tarafından sağlanan iş birliği ve eş güdümle yönetilmesinin, bu tür felaketleri en az zararla atlatmak açısından çok önemli olduğunu bir kez daha öğrenmiş bulunuyoruz.