Mehmet Fuat ERGÜN & YAŞAMIMDA BİR YÖNETİM HATASI

Köşe yazımın birinde yönetici patronların yaptıkları hatalardan bahsetmiştim.

Yönetim, yönetenle yönetilenin müşterek oluşturduğu yaşamımızın önemli zamanını alan bir oyundur.

Bu oyunun içinde iki ana faktör, yönetici ve yönetilen daima birbirleriyle karşı karşıyadır.

Yöneten emreder. Yönetilen emri uygular.

Her şeyin temeli eğitim demiştik.

Nasıl bir tıp doktoru tıp eğitimini almadan hasta muayene edemezse, yönetici de yönetim eğitimini almadan çalışanları yönetemez kuralının getirilmesi önemlidir.

Bu konuda yasal çalışmaların mutlaka başlatılması şarttır.

Gençlerimiz üniversite, mastır, hatta doktora, bir iki lisan, bir sürü yan eğitimler alıp işe başladığında yönetici patronunun lise mezunu bile olmadığını gördüğünde, çalışma verimliliğinin ne kadar olacağını düşünmeye başlar.

Romanya’da uzun süre üst düzey yöneticilik yaptım. Çavuşesku zamanında oluşturulmuş yönetim ve sanayi uygulamaları sistemlerini gördükçe şaşırdım.

En basiti boru kaynatacaksınız. Kaynak cinsini belirleyip, o kaynak eğitimini almış diplomalı kaynakçıya yaptırmanız lazım. Tamam yaptırdınız ama kim ne zaman kaç metre kaynak yaptığını, belgeye dökmeniz lazım.

O belgeye işi yaptır talimatını verenle yapanın imzalaması lazım. Ve basınç testlerini yine standartlara göre yetkili kişi ve kurullara yaptırılıp kayıt altına alınması lazım.

İnanır mısınız kullanabilirliği alınmış bir binanın projesi dışında yapacağınız her türlü küçük de olsa değişiklik mutlaka yeniden ruhsat alınıyormuş gibi işlemlerden geçilmesi gerekmektedir.

Bizde öylemi? Adam mısır patlağı gibi çıkma kat yapıyor. Yakalanırsa cezasını veriyor veya vermiyor. O evde yaşayanların hayatları pahasına cahil kafasıyla kazanç sağlamış oluyor.

Yine Romanya’da iş yerimizin dış cephe pencerelerini ahşapdan plastiğe çevirirken bile yetkililerden onay aldık. Almadan çivi sökmek mümkün değil.

Bunları neden yazdım?

Ülkemizde peynir ekmek gibi işlem gören, teknik uygulamalarda ciddi denetimlerden geçmeyen konularda, elin oğlu seneler önce gerekli tedbirleri almış.

İşte bu vurdum duymazlıktan, iş kazaları can almakta. Önlenemez hale gelmektedir.

Yönetici verdiği kararların nerelere varacağını, aldığı kararların şirketine neler getireceğinin analizini mutlaka yapmalıdır.

Bir dürbün fabrikasında mercekleri silen hanım çalışanına, amiri şu güderiyle her çıkan merceği sil talimatı verir. Yani kaliteyi artırıcı bir emir verir. İşçi başlar silmeye, ilk üretimlerde hata oranı düşer, biraz sonra hemen hemen her mercek hatalı çıkmaya başlar. Hata neden çoğaldığı araştırıldığında, neden kaynaklandığı bulnur. Mercekleri tek tek silen işçiden kaynaklandığı görülür. Nedeni ise, talimatı veren şu kadar mercek temizliğinden sonra güderiyi değiştir denmemiştir.

Profesyonel yönetimde bu tip hatalara mahal vermemek için bilimsel sistemler uygulanmalıdır.

Bir işletmede üretim operasyon formları yanında, bunlara paralel kontrol formlarıda hazırlanmalıdır.

1986 Asil Nadir dönemi Vestel müdürler toplantısındayız. Oyak Renault’dan transfer, Fransa Paris Politeknik’den o zamana kadar dereceyle mezun olmuş dört Türk’ten biri Sayın Zeki Yağlı’nın katılacağı ilk toplantımız. On civarında müdür arkadaşız. Fabrikayı bizler kurduk ya!.. Bir şımarıklık var üzerimizde. Yeni genel müdür otomotiv’den geldi, bizim işimiz elektronik. Çok önemsemiyoruz yeni genel müdürümüzü.

İlk toplantı. Zeki Bey’in bize ilk sorusu. “Kardeşim sizin veriminiz kaç?”

Hiç kimseden ses yok. Çünkü o güne kadar bize böyle bir şey sorulmadı.

Aklımıza bile gelmedi verimimiz ne? Kimimiz yüzde yetmiş, kimimiz yüzde seksen dedi.

Zeki Bey, hiçbiri. “Sizin veriminiz yüzde otuz demez mi?” Şaşkınlığımızı üzerimizden atmadan. “Nasıl olur?” dedik. Cevabı ise. “Toplantıya katılmadan önce bir on dakika çalışanlarınızı yukarıdan gözledim. On kişiden üçü çalışıyor.”

İşte yönetim mantığı işte yönetici.

O günden sonra bir Zeki’ye ihtiyacımız olduğunu anladık.

Her bilimsel yönetici gibi üstlerinin yaptığı hataları çekinmeden yüzlerine vuran biri olarak bizde görev süresi maalesef kısa sürdü.

İşte bilimsel yöneticilerin, ben bilirim diyen patronlara karşı, akıbeti.

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir