İlmia Süleyman Kılıç & Bir Kelimeyle Başlayan Yolculuk: “Merhaba”

Bazen bir kelime, kilometrelerce uzaklıktaki iki çocuğun kalbini birbirine bağlamaya yeter. Tıpkı Romanya ve Türkiye’deki öğrenciler arasında kurulan kardeşlik köprüsünde olduğu gibi… Bu iki ülkenin çocukları, sınırları haritalarda bırakıp gönüller arasında yolculuk yapıyor artık. Ve bu yolculuğun başlangıç noktası çoğu zaman sadece bir kelime oluyor: “Merhaba.”

Son zamanlarda adını daha sık duyduğumuz bir proje var: Kardeş Okul Protokolleri. Romanya’daki okullarla Türkiye’deki okullar arasında kurulan bu bağ, aslında sadece iki eğitim kurumu arasında imzalanan bir belge değil. Bu, diller farklı olsa da duyguların ortak olduğu bir dünyanın mümkün olduğunu gösteren umut dolu bir adım.

Yunus Emre Enstitüsü’nün desteğiyle hayata geçirilen “Tercihim Türkçe” projesi, bu iş birliğinin temelini atıyor. Romanya’daki çocuklar Türkçe öğreniyor, Türkiye’deki öğrenciler Romanya’daki kardeşlerini tanıyor. Bu çocuklar mektuplar yazıyor birbirine, belki ilk defa başka bir dilde duygularını anlatıyor. Gülümsüyorlar, şaşırıyorlar, merak ediyorlar. Aynı gökyüzünü paylaşıp farklı yıldızları izliyorlar, ama kalplerinde aynı hayali taşıyorlar: Birbirini anlayan, seven bir dünya.

Bir öğretmen anlatmıştı: Romanya’nın Craiova kentindeki bir okulda, adı Ana olan 12 yaşında bir kız öğrenci, Türk kardeş okulu olan İstanbul’daki bir ilkokula mektup yazmış. Kendi sınıfında öğrenmeye başladığı birkaç Türkçe kelimeyle şöyle başlamış cümlesine:
“Merhaba Elif. Ben Ana. Türkçeyi öğrenirken seni hayal ettim.”

Elif, mektubu okuduğunda öğretmenine sarılıp sadece şu cümleyi söylemiş:
“Ana benim en uzaktaki en yakın arkadaşım oldu.”

Bu iki küçük kız çocuğu ne birbirlerinin gözlerini gördü ne de seslerini duydu belki. Ama kalplerindeki sıcaklık, yeryüzünde iki ülkeyi birbirine daha çok yaklaştırdı. Bize göre küçük bir hikâye belki ama insanlığa dair çok büyük bir umut taşıyor.

Kardeş okul projeleri sadece bir eğitim politikasının parçası değil. Bu projeler, çocukların dünyayı tanırken insanlığı öğrenmesini sağlıyor. Bize düşen, bu adımları daha da sağlamlaştırmak. Daha çok okul, daha çok çocuk, daha çok hikâye ile…

Belki de günün birinde bu öğrenciler büyüdüğünde, diplomatik masalarda ya da kültür merkezlerinde bir araya geldiklerinde, “Biz zaten yıllar önce kardeş olmuştuk” diyebilecekler. Ne büyük bir umut…

Çünkü gerçek değişim, siyasetle değil; çocukların gözlerindeki ışıkla başlar.

Ve bazen bir “merhaba” ile…

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir