Sait ÖZDEMİR & Sizin zenginliğiniz hangisi?
Para mı?
Belki…
Ama paradan daha farklı şeyler var insanı zengin kılan.
Mesela sevgi gibi dostluk gibi iyilik yapmak bir gönül’e dokunmak gibi.
Peki, bir insanının zenginliği nasıl ölçülür?
Belki de yaşamı boyunca gördüğü, okuduğu, kitaplar düşündüğü yaşadığı tecrübe ettiği birlikte yol yürüdüğü hayatı paylaştığı kişiler ve yaşam tarzı olabilir mi acaba?
Ama daha önemlisi bence de :
Ne kadar okuduğu değil, okuduklarından neyi anladığı, anladıklarını nasıl yazdığı ve yazarken neyle yüzleştiği…
Okudukça şunu fark ettim ki, daha ne çok bilmediğim şeyler var.
Bazı insanlar her şeyi bildiklerini zannederler.
“Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir” diyerek Sokrates bize önemli bir ders verir.
Anlatmaya çalıştıkça fark ettim ki, anlatamadıklarım, anlatabildiklerimden çok daha fazla.
Ve bir gün…
Çok basit bir soruya cevap vermeye çalışırken, zihnimde dolaşan onlarca bilgi, onlarca olasılık, sonsuz bilinmezlik karşısında… Sustum.
Saatlerce konuşabilirdim. Ama o anda…
Başımı öne eğdim ve sustum.
Ve o anda anladım…
Okumak anlamak anladığını anlatabilmek…
Anladım ki…
Okumak her bilinmezliğin ardında başka bir bilinmezliğe yol almakmış.
Konuşmak ise…
Gördüklerini başkalarına gösterebilme çabasıymış.
Yazmak da öyle.
Ama yazmak için önce gerçekten bakmak, anlamak gerekiyor. Yoksa herkes bir şeyler görüyor ve gördüğünü elbette anlatıyor…
Okudukça anlıyorsunuz ki daha okunacak çok kitap, verilecek çok konferans ve seminer var…
Gözlerinizi gökyüzüne dikip yıldızları ve ötesini gördüğünüzde…
İşte o zaman, anlatacak ne kadar çok şey olduğunu fark ediyor insan.
İnsan, o an ancak susabiliyor.
Sonuçta…
Herkes kendi yolculuğunu, kendi seçiyor ve o yolda ilerliyor.
Peki, sizin yolunuz hangisi?
Yolculuk nasıl gidiyor?
Kalın sağlıcakla