Nazım Turan- Vicdanın sustuğu yer

Vicdanın Sustuğu Yer: Bir Babanın Kahvaltılık Dramı

Derdime vakıf değil canan. Beni handan bilir. Hakkı vardır şad olanlar. Herkesi sadan bilir.

Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. Çektiğim alamı bir ben bir de Allah’ım bilir.

Değerli okuyucular, bazen önüme öyle bir konu geliyor ki, yazmasam olmaz, sussam olmaz.

Bu yazımızın konusu; Samsun’da, bir zincir marketten kahvaltılık çalan bir baba. Hukuken hırsızlık, tasvip etmediğimiz bir suçtur, bunun altını çizmek gerekir. Ancak olayın detayları, buz gibi yasal sürecin arkasında, koca bir ailenin çaresizliğini fısıldıyor.

Çalınan şeyin karın doyuracak kahvaltılık ürünler olması, bu eylemi “adi suç” olmaktan çıkarıp, “toplumsal feryat” seviyesine taşıyor. Çocuklarının önüne bir lokma koyamayan bir babanın gözaltına alınması… Bu, hepimizin ortak yoksulluk utancıdır.

Adamın adı A.G., yasal işlemler başlatıldı. Peki ya vicdan? Kanun, açlığı suç sayar mı?

Bir yanda milyonları yürütenler görmezden gelinirken, diğer yanda evine ekmek götüremeyen bir baba, birkaç parça peynir zeytin için kelepçeleniyor. Bu çarpıklık, toplumun ruhunda derin bir yaradır. Aklıma hemen, yoksulluktan baklava çalan çocuk hikayesi geliyor. Yıllar geçti, çocuklar hala aç, babalar hala çaresiz.

Bu olay sadece bir asayiş haberi değil. Bu, derinleşen gelir adaletsizliğinin ve yoksulluğun en acı fotoğrafıdır. A.G.’nin durumu, kapısı çalınan her işsiz hanenin sessiz çığlığıdır.

Bir hukuk düzeni sadece yasalara göre değil, insanlık onuruna göre de işlemelidir. Çaresizliği suç sayan bir düzenin, kendi vicdanını sorgulaması gerekir.

Adalet, sadece tokların yasasıyla sağlanamaz.

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir