Mehmet Fuat ERGÜN & BEYİN, BİLGİSAYAR, YAPAY ZEKÂ

Çok şükür yapay zekayı kullananlar arasına girdim.

Geçmiş yazılarıma zaman zaman göz atarım.

Çağımızın güncel konusu yapay zekadan, 01.08.2021 yılında

” İNSAN, BEYİN VE BİLGİSAYAR” yazımda konu etmiş miyim diye önce yapay zekaya, BEYİN BİLGİSAYAR VE YAPAY ZEKA diye sordum.

Aldığım cevap.

” Beyin, bilgisayar ve yapay zekâ konuları oldukça ilgi çekici ve kapsamlı konular. Beyin, insan vücudundaki merkezi sinir sisteminin en önemli organdır ve karmaşık işlevlere sahiptir, duyuları işler, düşünme, hissetme, öğrenme gibi birçok önemli işlevi yerine getirir.

Bilgisayarlar, verileri işleyen, depolayan ve çeşitli görevleri yerine getiren elektronik cihazlardır. Yapay zekâ ise, bilgisayarların insan benzeri düşünme yeteneklerini simüle etmeye çalışan bir alandır. Yapay zekâ, öğrenme, problem çözme, dil işleme gibi konularda çalışır.

Beyin, bilgisayar ve yapay zekâ arasındaki ilişkiyi ele alacak olursak, yapay zekanın temelinde beyin gibi işleyen bir sistem oluşturma düşüncesi yatar. Beynin karmaşıklığını anlamak ve taklit etmek, yapay zekanın temel hedeflerinden biridir. Bu nedenle, yapay zekâ araştırmaları, beyin ve bilgisayar arasındaki benzerlikleri ve farkları anlamaya yönelik çalışmaları içerir.”

Akabinde 2021 tarihli aşağıdaki yazımla karşılaştırmak istedim

01.08.2021 de bu konuyla ilgili Romanya Gazete Balkan Gazetemizde şöyle yazmışım.

“Doğumla yaşadığımız şu ana kadar tüm gördüklerimiz, doğum tarihimiz, aile fertlerimiz, okuduğumuz okullar, arkadaşlarımız, iş hayatımız,

tüm acı tatlı anılarımız ve bunlarla ilgili milyarlarca detay hafızamıza kaydedilmiştir.

Bütün bu bilgiler beynimizde hafıza moleküllerimiz olan proteinlere dönüştürülerek, elektriksel olarak şifrelenir.

Biz buna geçmişimiz diyoruz.

Bir olayı veya arkadaşımızı düşündüğümüzde, hafızamızda şifrelenmiş bilgiler deşifre olarak bize geri döner.

Bunu bir bilgisayarda düşünelim. Bir manzaranın resmini çekip bilgisayarımıza yükleyelim. Bilgisayar bunu görüntü olarak kaydetmez. Bir şifre olarak kaydeder. İstediğimizde bu şifreyi girerek bilgisayarımızda bu resme ulaşırız.

Buradan şu soruları kendimize sormalıyız?

– Bir kilo üç yüz gram olan bir et parçası, (BEYİN) şifreleme sistemini nasıl öğrenmiştir.

– Bir et parçası, milyarlarca biligiyi nasıl kodlayacağını ve depolayacağını nereden bilir?

– Bir et parçası, kapasite miktarını nasıl belirler?

– Bir et parçası ne kadar yaşayacağını bilemediğinden bilgi kapasite sınırını nasıl bilir?

– Bir et parçası bu kadar bilgiyi saklayabilmesi için sonsuz kapasiteye sahip olmalıdır. Olamayacağına göre bu güç nereden gelmektedir.

Sonsuz enerji olan ruhumuzdan.

Yüce Kitabımız devrede,

” Ben sizi kendi ruhumdan üfleyerek yarattım.”

Seneler önce bir yazı okumuştum. ” Toprak en iyi hafıza tutucudur.”

Toprağın esası silisyum, seramik, kum, karbon, kil.

Bilgisayar, TV , toprak olan bu maddelerden yapılmıştır.

Toprak çamur hale geldiğinde…

– Hafıza tutar

– Dağınık olan moleküllerine bir tokat atıldığında hizaya girer.

– En iyi radyasyon tutucudur.

İnananlar için Yüce Kitabımız ne diyor?

” Biz sizi topraktan yarattık.”

Manisa’mızın kanaat önderlerinden rahmetli Şekerci Hüseyin Dede’ye minnacık aklımla sanki birşeyler biliyormuşum gibi bu konuyu açtım.

” Bana hemen sen evlisin değil mi?” diye sordu. ” Evet.” dedim. “Sen menini kokladın mı?”

Evet mi hayır mı ne diyeceğimi bilemeden. “Hayır” dedim. “Kokladığında göreceksin kil, çamur gibi koktuğunu.”

Evet biz;

Madde olan bedenimiz topraktan, manevi olan ruhumuz Yaratanımızın sonsuz enerjisinden yaratıldık.”

0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir