KAYBOLAN CENNET, ADAKALE – 12
MİSKİN BABA
Bu ulu insanın efsanesi İmam Havuz Üzeyir’den öğrenildi. Sanki bin bir gece masallarından doğmuş bir efsanedir. Bu efsanenin Tuna boylarında son bulacağı kimsenin aklına gelmezdi. Olay XIX. asrın ortalarında geçiyor…
Miskin Baba, Şamanistlerin en son Şaman başıydı. Evden ayrıldığında, 30 yaşındaydı. Evden ayrılmasının sebebi, ruhunun barışını bulmak idi. Önceki gece rüya görmüş, sonra sabah herkes ile vedalaşarak, bütün malını mülkünü de fakirlere dağıtarak yola koyulmuştu. Rüyasında emir verildiği gibi, Kırgızların başka bir topluluk kurmasını istemiş ve Tuna boylarında bulunan kutsal Ada’yı aramak için yola çıkmıştı.
Belgrad’ı geçtikten sonra, buraya, Tuna’ya gelmiş ve Ada’da yaşayan insanlar, onu çok iyi karşılamışlar. Ada’ya tam Sistov barışından sonra gelmişti demek ki.
Miskin Baba, Ada’nın en sakin dönemini yakalamıştı. Bir kulübede, gecekonduda yaşamaya başlayan Miskin Baba, prensliğini unutmuş gibiydi ve hastaları tedavi ediyordu, hatta şimdiki ve gelecek zaman için tahminlerde bulunuyordu. Söyledikleri de aynen oluyordu.
Kültürlü, okumuş biriydi Miskin Baba. “Dualarının kuvvetiyle gerçekleşen mucizeler, bir şekilde İsa’nın mucizelerine benziyordu” diyor Romen yazarları.
Dünya hayatının sonuna gelince, mezarının, tam yaşadığı o gecekondunun yanında olmasını istemişti. Miskin Baba’nın söylediğine göre, ruhu ona inanan insanların yanında yaşayacakmış ve onları koruyacakmış.
Mezar taşında Arap harfleriyle şu sözler yazılıydı:
„Sonsuz yaşayan Allah’ım İyi Ol ! İçki içerek, içkinin kuvvetiyle birlikte hayatım sonuna yaklaşıyor. Bayılmış vaziyette (sarhoşluktan) mezarımda sonsuzluğa yatıyorum. Ne fikrin ne de acının korkusuna aldırmayın…
Buhara’daki (Kırgızistan) Miskin Baba, göç etmelerin senesinde öldü (1851)”
Ahmet Ali, 1937’deki çıkmış olan “Ada-Kaleh Adası” adlı kitabında, Miskin Baba’nın öldükten sonra bile, İbrahim Ali’nin rüyasına gelip, “Git Ada’daki insanlara de ki, dördüncü gün buraya, ülkenin büyük adamı gelecek. O büyük adama, evlerinizi, hayatınızı yaşam şartlarınızı gösterip, kendisinden haklarınızı isteyin ve emin olun ki, bunları sizlere verecek. Bundan sonra da, ülke zor şartlardan, zor denemelerden geçecek.
Fakat, siz korkmayın çünkü en sonunda, bütün acılardan sonra, ülke üzerine bir altın bardağı kalkacak ve bütün insanlar, mutluluğa kavuşacak.
Git Ali Kadri’ye ve Belediye Başkan’ı İsmail Turhan’a de ki, mezarımı tamir etsinler ve tabutumun kapağını da aynen yarım top bir caminin çatısı şeklinde yapsınlar” dedi.
Zavallı halk, İbrahim’in gördüğü rüyaya inanıp 6 bin ley para toplayarak Miskin Baba’nın mezarını tamir ettirdi. 4 Mayıs 1931’de bildiğiniz gibi, Kral Karol Ada’ya ziyarete gelmişti. II. Karol, Niyazi Suliman’nın evine girdi, Ömer Fevzi’nin kahvesinden içmişti, hatta bu kahvehaneden Karl Ferdinand bile çay içmişti ve gitmeden önce, Kral Karol, bütün haklarını vermişti. Bunları yazmıştık fakat, Miskin Baba’nın rüyasının doğru çıktığını vurgulamak için, tekrar hatırlamakta fayda var diye düşündüm…
Ulu insan Miskin Baba’nın mezarı, Simian Adası’nda terk edilmiş vaziyette duruyor ve belki de kendiyle ilgili hayatı ve efsanesi de, Ada Kaleh’in boğulmasıyla birlikte unutulmuştur. Miskin Baba, ölmeden önce, „Vücudumu gelip sizden isteyecekler, kendi insanlarımın yanında koymak için. Buhara’daki Kralların Camisinde yatırmak için. Siz onlara vücudumu vermeyin ben bu arada kalmalıyım, ölmüş halimle bile, buradakilere yardımcı olmak için kalmalıyım. Buradaki insanlar tüm kalpleriyle bana inandılar ve sözlerimi dinlediler” diye insanlara vasiyet etti. Miskin Baba belki Ada’nın sonunu tahmin etmedi. Ettiyse de söylemek istememiştir. “Ülkeyi zor günler bekliyor…” derken belki de bunu kastetmiştir. Kim bilir? Onun ruhu göklere çıktı ve şu günlerde bile yaşadığı yerin, suları üzerinde uçuşuyordur. Tam sular altındaki kalmış ALLAH’IN ADASI üzerinde…
YARIN: SİMİAN ADASI VE BİR KÖPEK
İLMİA SÜLEYMAN